11 Eylül 2017 Pazartesi

ULTRA TRAIL MONT BLANC 'UTMB' OCC

Selam :)

 Aslında tam olarak nasıl ve nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Kendisi gibi oraya gidebilmem de büyük bir macera oldu benim için.

 Her şey aylar önce gözüme takılan bir görsel ile başladı ve acaba nasıl giderim yapabilir miyim derken yarışın kurasına katılmam ile birlikte garip bir bekleyiş içerisine girdim.
'' Dünya'da gerçekleşen bazı yarışlarda talep fazla olduğundan dolayı ve yarışın zorluğu göz önünde bulundurularak orada yarışabilmek için gerekli puanları veren yarışları tamamlamış olmak gerekiyor ve yeteri puana sahip olduktan sonra kura'ya katılım sağlanabiliyor. Sahip olduğunuz puanları i-tra'nın internet sitesinden takip edebilirsiniz.''


 O büyük gün geldiğinde kuranın bana da çıktığını öğrendiğimde büyük bir mutluluk kaplamıştı içimi ama daha yolun başındaydım bir çok engel vardı önümde, bunlardan detaylı olarak bahsedip vaktinizi boşa harcamayacağım ama bu engelleri aşmamda yardımı olan Fatma Ovacık, Bahadır ve Nesrin İşseven'lerin üzerimdeki emeği tartışmasız çok büyüktür. Buradan hepinize çok büyük teşekkür ediyorum umarım emeklerinizin karşılığını verebilmişimdir.

 Hazırlık aşaması bitti her şey tamamlandı ve yolculuk vakti gelmişti. Birlikte kalacağımız Alper Dalkılıç, Elena Polyakova ve Hakan Kerimoğlu ile birlikte yola çıkmıştık. Uçağımız Cenevre havalimanı'na indikten sonra yarış kasabası Chamonix'e doğru alpybus ile yaklaşık 70 dakikalık bir yolculuk ile ulaştık, hatta tam olarak otelimizin önüne bırakıp dönüş esnasında da tam otelimizden aldı.

Soldan Sağa: Alper Dalkılıç - Fırat Kara - Faruk Kar - Hakan Kerimoğlu - Aykut Çelikbaş

'' Havalimanına indikten sonra ulaşımın kolay olması için alpybus'ın sitesinden önceden rezervasyon yapıp ödemenizi yapmanız gerekiyor, yarış zamanı kalabalık olduğundan işinizi son dakikaya bırakmanızı önermiyorum, ücreti tarifeside bu sene gidiş dönüş 52 euro olarak ödedim.''

Otelimize yerleştik daha doğrusu yatakhane tarzında bir yerde kaldık fakat biz 4 kişilik bir odasını almıştık.
''2018'de katılmayı düşünüyorsanız otel rezervasyonunuzu şimdiden iptal edilebilir olarak yaptırın çünkü yarış zamanı fiyatlar neredeyse 2-3 katına çıkıyor'' 

 İlk yurtdışım olması sebebiyle yerleştikten sonra direk olarak gezintiye çıktım ve hissettiklerimi anlatmaya kelimeler yetmez sebebi ise inanın buna aylarca tüm videolarını izlediğim yerdeydim benim için ulaşması zor bir hedefti ama tam olarak oradaydım şuan. Neredeyse Chamonix'in her sokağına caddesine defalarca girip çıktım kaldığım hergün boyunca. 



Her sabah uyanıp dışarı çıktığım'da üstteki manzarayı görüyordum ve inanılmaz bir hissiyatı vardı bende.

  Yarış etkinlik alanı 'Salon Ultra Trail' açıldığında hayatımda görmediğim marka ve malzemeleri bir arada gördüm. Mutlaka yanınızda fazlaca para götürün eğer tutumlu değil ve malzeme aşığı iseniz kendinizi kaybedebilirsiniz hatta kaybedeceksiniz :) ve inanın buna  ucuz malzemeler yok ve hepsi olabildiğince tok satıcı, fiyatlar 1. günde aynıydı son gününde'de aynıydı. Satmak için uğraşmıyorlar bir ürün birden fazla stantta olabiliyor ve fiyat konusunda hepsi anlaşmış gibi tek fiyat üzerinden ilerliyorlar.

 Ayrıca yarış organizatörleri köyü mevcut dünya çapında popüler olan tüm yarışlar hakkında stantlarından bilgi alabilirsiniz. Türkiye olarak Argeus ( Kapadokya Ultra) ve Uzunetap ( Likya Yolu, Salt Lake) olarak stantlarını açmışlardı. İş ve Spor ailemden olan Uzunetap Ecem ve Özgür'ün orada olduğunu bilmek beni çok mutlu etmişti. Sizleri çok seviyorum her şey için yeniden çok teşekkürler :)
  Yemek konusunda bize göre oldukça pahalı bir şehir, biz çoğunlukla market alışerişimizi yapıp yemeğimizi kendimiz yaptık ve oldukça lezzetli oldular. Ravanel mağazasının yanında Casino market mevcut 'Galiba marketlerin ortak adı Casino' oradan özellikle füme tavuk eti ve 2Euroya satılan üçgen peynir var onlardan yemenizi öneriyorum inanılmaz güzel tadı var :) ve tabili ravanel mağazasına uğramayı unutmayın mükemmel spor ürünleri mevcut, kendinizi kaybedebilirsiniz benden söylemesi. Yemek konusunda ise kasabanın mutlaka midyesini angus etini ve pizzalarını ''Margarita'' yemelisiniz her restaurant'da mevcut. 

 
Mutlaka yapılması gerekenlerden ikisi 'Mer de Glace'a çıkıp oradaki buz mağarasını ve manzarayı mutlaka görmelisiniz, benim gibi yükseklik korkunuz var ise biraz sıkıntılı olabiliyor gidip gelmek ama onun haricinde gördüğünüz manzara ve hissettikleriniz bir ömür boyu sizi heyecanlandırabilir.



Bir diğeri ise teleferik ile Aigulle du Midi'ye 3842m çıkıp o yükseklikteki cam fanusun içinden boşluğa bakmak olmalı ama ben çıkamadım :) Teleferik ücreti 60 euro.



Böyle bir pistte antrenman yaptığınızda hissedebileceklerinizi bir düşünün :)

Antrenman yaptığım yollardan birisi.
 Artık gezmeyi azaltmıştım çünkü yarış vakti geliyordu :) yarış numaralarımızı erkenden almaya gittik çünkü kalabalığa kalıp vakit kaybetmek istemiyordum.  Tüm malzemelerimi aldım ve dağıtımın yapılacağı alana geldim erken olduğu için pek sıra yoktu, öncelikle ilk girişte pasaportunuzu kontrol ediyorlar sonra ilk masada kaydınızı kontrol edip size bir kağıt veriyorlar bu kağıtta rastgele 5 adet malzeme mevcut çok kalabalık olduğundan tek tek her malzemeyi kontrol etmek yerine bu şekilde ilerliyorlar.  
İkinci kısımda bu malzemeleri bir kabın içerisine hazırlamanızı istiyorlar ve o şekilde diğer kontrol masasına geçiyorsunuz, orada kontrol edildikten sonra elinizdeki kağıdı kontrol edildi olarak imzalayıp yarış numaranızı alacağınız masaya geçiyorsunuz. Burada numaranızı alıp çantanıza bib number takıldıktan sonra son olarak tshirt'ünüzü veriyorlar ve çıkış kısmında hatıra fotoğrafını çekilip ayrılıyorsunuz.
 Minik bir not olarak alanda 5euro bağış karşılığında fizyoterapist'ler kinesiology bant yapıştırıyorlar isteyenlere. 

 Herşey tamamdı artık otelime geçip malzemelerimin son kontrollerini yapıyordum ve güzelim günlük güneşlik hava yağmura, soğuğa dönmüştü fakat pek bir endişe etmiyordum zorunlu malzemeler bu yüzden var ayrıca karda yağmurda bu zamanlar için antrenman yapmıştım :)
 Yarış sabahı 4 gibi kalktım akşamdan makarna yapmıştım sadece haşlama onu yedim ve yanıma 1 adet kruvasan aldım çünkü otobüs 5 de kalkıyordu start alanından 6.15 gibi olduğumuzu düşünerek 2 saat boyunca acıkmak yerine bunu didiklerim diye düşündüm. Alper abi sağolsun onuda unutmuştum giderken arkamdan koştu yetiştirdi.
 Start'a giden shuttle otobüslerine utmb'nin sitesinden önceden kayıt yaptırmanız gerekiyor fakat gittiğinizde saate göre ayrım olmuyor dolan otobüsü gönderiyorlar ama onun öncesinden kotrol eden görevlilere çantanızı ve numaranızı göstermeniz gerekiyor ondan sonra binebiliyorsunuz.

 5 gibi otobüse bindik ve start'ın olacağı yerleşim yeri olan İsviçre- Orsieres doğru yola çıktık otübüsün içerisin de her ülkeden her milletten insan vardı ve mükemmel bir görüntüydü hepimiz uzun süredir hazırlandığımız yarışın başlangıç çizgisine farklı farklı umutlar hedefler ile gidiyorduk.  Alana vardığımızda hava serindi ve bir süre sonra uzun bir süre durmayacak yağmur yağmaya başlamıştı. Erken gidildiğinden dolayı spor salonu gibi bir alanın içerisindeydik hepimiz ve herkeste bir hazırlık aşaması mevcuttu.
Start alacağımız Kasabadan Görüntü :)
 Artık o videolarını izlediğim hayallerini kurduğum büyük start çizgisine gelmiştim, hava serindi ve yağmur şuanlık az yağıyordu. Toplam 1565 kişi start aldı ve bunlardan 1468 i finish'i geçip 97 si çeşitli sebebler ile yarışı bıraktı.
 Sadece kendim ile kalacağım bir yolculuğa çıkmıştım ve emin adımlarla ilerlemeye başlamıştım, ilk km'ler çok kalabalık start olduğundan biraz zor geçmişti ama nispeten ön tarafta sıkışmanın olmayacağı bölümde ilerliyordum bu çok işime yaradı çünkü single track yani tek kişilik tırmanış ve inişlerde hiç zorluk yaşamadım sıra beklemek zorunda kalmadım.

Gözlükle falan geldim hava güneş açarda belki gözlerimiz gitmesin diye :) o kadar saat tek taktığım yer. Önerim yağmurlu havalar için şeffaf gözlük kullanmanız, hava kapalı diye bu gözlüğe uygun bir ortam oluşmadı.

O aşağıda gözüken kasabaya ineceğiz :)
Ay akşamdan ışıktır yaaylalar yaayylalar :)

 Herşey yolundaydı 13.km ye kadar yağmurluğumu üstüme almadım ama ufaktan üşümeye başladığım için giyinip öyle devam ettim. Tırmanışlar inişler manzara derken zaman akıp geçiyordu ama yukarı doğru çıktıkça havada iyicene soğumaya başlamıştı.
 Benim klasik sorunum olan mide problemi soğuğunda etkisiyle yaklaşık 20.km ye doğru baş göstermeye başlamıştı ve bu bana ciddi bir zaman kaybettirmişti, ama herşeye rağmen planıma sağdık kalarak istediğim süre zarfında gidiyordum.

 

Hava tam olarak böyleydi ve yarışın büyük bir kısmını bu şekilde koşmak zorunda kaldım ama vücudumun sıcak kalması mükemmel bir konfordu o an için :) bu fotoğraftan kısa bir süre sonra açık alanda olduğumuzdan inanılmaz şiddetli bir rüzgar esti ve ne olduğunu anlayamadım kısa bir süre zor ilerleyebildim. İlk zirveyi yaptığımda bir durup etrafıma baktım olduğum yerin tadını çok kısa bir süre çıkardıktan sonra inişi yapmaya başladım, yukarıdaki resimde yazdığım kasabaya doğru inmeye başlamıştım, rahat ve kontrollü gidiyordum indiğim zaman kontrol noktasına girerken Neval'i gördüm ve selam verdim, minik bir kaç bir şey atıştırıp sularımı doldurup yola koyuldum daha önümde iki tırmanış vardı ve midem ve bağırsaklarım birbiriyle halay çekiyordu :) 

 Gücümü kontrol ederek devam ediyordum çünkü açıkçası korkuyordum parkuru bilmiyordum ve parkurun bana neler doğuracağını bilmiyordum her ne kadar videoları izlediysem grafiği ezberlediysem'de sanal ortam ile gerçek hayat ortam çok farklı oluyor. 
Yukarıda durum böyleydi.
Yağmur altında tek sıra olarak manzaranın tadını çıkartarak zirveye doğru yol alıyorduk ve sırtlarında tüm malzemeleri ile doğa yürüyüşçüleri  doluydu rotamızın üstü alkışlıyorlar ve destek oluyorlardı bu hepimize güzel moral oluyordu..
2. tırmanışı'da bitirip inişe geçmiştim ve yolun büyük bir kısmını atlatmıştım artık ama hava halen kötü, midem ve bağırsaklarım iyi durumda değildi tabi bunlar hiç bir zaman bahane olamaz her durum ile başa çıkmayı öğrenmeliydim.
 Bu şekilde yoluma devam ediyordum ve inişi bitirip kontrol noktasına girmiştim yanlış hatırlamıyorsam 4 adet minik snickers aldım çantama ve midemi rahatlatması için 2 bardak da sodayı içip çok az dinlendikten sonra nispeten düz olan 8 km'lik yolu koşmaya başlamıştım, şuanlık durum iyiydi ve orta hızda koşarak son büyük tırmanıştan önceki kontrol noktasına vardım.
 Burada da sıcak bir çorba içip 2 bardak soda içtikten sonra son tırmanışa başladım kendimi iyi hissediyordum ve bahadır hocamı arayıp kısa bir konuşma yaptık her şeyin yolunda olduğunu anladığımda kendimi daha iyi hissediyordum ama o son yokuş beni benden aldı :) grafiğe baktığım zaman diğer yokuşlardan daha kısa ve daha düşük rakımda olmasına rağmen bitmiyordu hatta tırmanışın son 2 km'si beni bitiren kısım oldu oraya kadar planladığım dan daha iyi geliyordum fakat son kontrol noktasına ulaşmama kalan son 2 km'de tam olarak 40 dakikamı hiç etmişim :( ama kendimle konuşuyordum her hatadan ders çıkarmaya devam etmelisin umut diyerek son kontrol noktasına vardım çorbamı içip kısa süre oturdum ve son 7 km'lik iniş için hazırladım kendimi çünkü burada güçlü olmalıydım, böyle planlamıştım.
 Son kez arkamı dönüp kontrol noktasına baktım ve tüm gücümle artık inmeye başlamıştım yaklaşık 1.5 km sonra Chamonix şehrini görmüştüm ama adete dikey duvardan aşağı bakıyormuş gibi çukurda duruyordu. İniş yolumuzu'da dümdüz aşağı iniyor gibi düşünmeyin sakın, bildiğiniz 10 metrede bir 'S' çizerek ağaç köklerinin içerisinden döne döne şehre yaklaşıyordum. 

İnerken tam da planladığım gibi inmeye başlamıştım, yollar neredeyse tek kişinin sığabileceği genişlikteydi ama öndeki koşucular arkalarından gelen herkese kenara çekilerek yol verip kendi yollarına öyle devam ediyordu, bu belki şuan bir şey ifade etmiyor olabilir ama orada bu anı yaşamak aynı yolda çabalayan insanların birbirine büyük saygı gösterdiğinin işaretiydi.
Yarışın sonları geliyordu artık büyük macera mutlu sonla bitiyordu ama tam olarak bunları düşünürken asfalt yola inmeme 1.5 km kala o kadar bir uçuş gerçekleştirdim ki akıllara zarar :) finish'e nasıl gireceğimi düşünmeye başlamıştım bu güzel düşünce içerisindeyken  ayağım taşa takıldı ve neredeyse 3 metre sonra falan yere düşebildim, titanik filmindeki sahneyi tek başıma yatay olarak çektim. Arkamdaki arkadaş durumun ciddiyetini anlamış olsa gerek yanıma gelerek iyi misin yardıma ihtiyacın var mı diye sordu ama durursam devam edemeyeceğimi düşünerek iyi olduğumu belirterek yoluma devam ettim ama ayağımdan kan akıyordu ve diz kapağım şişmişti. Kanayan yer yarıldımı diye kontrol ettim yarık yoktu o zaman önemli bir şey yoktur diyerek son düzlüğe geldim.

 Arkadaşlar böyle bir son düzlük yok, elimde türk bayrağım yanımda koşan ecem,özgür insanların muhteşem kalabalığı ve o hayallerini kurduğum aylarca videolarını izlediğim finish tam karşımda duruyor o an hissettiklerimi anlatabilecek kelime cümle yok, bulamıyorum. Bu anı tüm koşan arkadaşlarımın yaşamasını isterdim.
Burası çok ama çok farklı bir ortam yaşattıkları hissettirdikeri tarif edilemez.
 
Desteklerini hiç esirgemeyen Özgür ve Ecem.

Dizimi görenler büyütmüşsün diyebilir ama bu temizlettikten sonraki hali :)
Genel olarak yarışı start alan 1565 start 1468 finisher içerisinde 8 saat 52 dakika'da 365. olarak tamamladım. Çok ama çok fazla şey öğrendim ve büyük tecrübeler edindim. İlerleyen yarışlarım'da bunlar ile büyük yol kat edebileceğimi düşünüyorum.

Ertesi Gün ise Alper ve Elena'yı 170 km'lik bir yolculuğa uğurladık. Çok zor hava şartlarından bu büyük organizasyonda 2. kez finisher olma başarısını gösterdiler ve hepimiz mutlu olduk.

Çok tatlı değiller mi? :)
Spor Dostluktu.
Spor Şaşkın bakışlardı.
Bu ayakkabı neler çekti biliyon mu bakışıydı :)
43 saattir yolda bu ayacıklar.
Ve sadece ayaktan çıkan malzemeler :)

Onları'da karşıladıktan sonra eksik kalmadık ve hepimiz mutlu bir şekilde otelimize döndük. Kendilerini biraz toparladılar ve akşam finisher partisine hep beraber gittik. Canlı müzik vardı ve yemek verdiler, her şey çok güzeldi.
Buradan sonra klasik gezmeler ve hazırlık aşamasıydı, bitirmeden önce son bir resimde daha paylaşmak istiyorum,



 

bu resimde tam karşıda duran malzemeler Kilian Jornet Burgada'nın everest'e  çıkarken kullandığı orjinal malzemeler. Ve bu ürünler kasabadaki mağazanın içerisinde sergileniyor, bu ürünleri görebilmek mükemmel bir duyguydu.

 Bu yolculuğumda yanımda olan Under Armour ve Doğuş Grubu'na sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum, emeklerinizin karşılığını verebilmek için çok daha fazla çalışacağım.

 Bu uzun mesafeler ile genç yaşta tanıştım ve her geçen gün biraz daha iyiye gidiyorum çok uzak bir zamanda değil hissediyorum her şey çok farklı ve güzel olacak.
 Hiç bir şeyi gözünüzde büyütmeyin yeter ki isteyin çabalayın çalışın bunları yaptıktan sonra mutlak mükafatını alacaksınız. Hiç bir şey imkansız değil etrafınıza baktığınız zaman bir çok örneklerini görebilirsiniz.
 Yazım hatalarım ve hikaye kopukluğu oldu ise affola, umarım sizlerde güzel bir yer bırakır bu hikayem, hayallerinize hedeflerinize adım atmanızda yardımcı olması dileğiyle.

Sevgilerimle :)



3 yorum:

  1. diline, ayağına sağlık.. alkışlar..

    YanıtlaSil
  2. UTMB'de Türkiyedende katilimcilari görmek büyük mutluluk verici. eline emegine saglik.

    YanıtlaSil
  3. Dostum diline sağlık, kalamine sağlık, ama herşeyden önce ayaklarına sağlık. Tek kelime ile süpersin.

    YanıtlaSil

Cappadocia Ultra Trail 60K

Selam,  Daha önceki senelerde de katılmak istediğim bir yarıştı fakat Gloria Ironman yarışına denk geldiği için kısmet olmamıştı. ...