15 Kasım 2017 Çarşamba

Cappadocia Ultra Trail 60K

Selam,


 Daha önceki senelerde de katılmak istediğim bir yarıştı fakat Gloria Ironman yarışına denk geldiği için kısmet olmamıştı.

 Bu sene yarış planlamamın içerisine almıştım çünkü bu güzel doğayı mutlaka görmem gerektiğini düşünüyordum ve iyi ki almışım 1 gün gibi kısa bir zaman içerisinde bu kadar güzellik her zaman görülemeyebilir.


Son 1 ay düzenli antrenmanlar ile yaklaşık 400km antrenman yapmıştım, yarışa hazırdım ve yolculuk vakti gelmişti:)

 19 Ekim perşembe akşamı yola çıktım Nevşehir havalimanı kapalı olduğundan dolayı Kayseri havalimanına gidip oradan kapadokyaya geçtik. Organizasyon ekibi  havalimanı ile kişinin konaklayacağı otel arası ulaşımı gidiş dönüş olarak ücretsiz sağlıyor ve bu harika bir detay.
İlk gece Üçhisar'da konaklamamı gerçekleştirip cuma gecesi yarış start finish ve fuar alanının olduğu Ürgüp' te konakladım.

 İlk gece kaldığım üçhisar'dan ürgüp'e yaklaşık 15 km'lik bir mesafe var ulaşabilmek için durakta otobüs beklerken bir abi durarak beni kendi arabasıyla gideceğim yere kadar bıraktı ve hoş bir sohbet yaptık, yeniden çok teşekkür ederim belki çocukları yada kendisi bir şekilde okur :)


Beni Gideceğim yere bırakan bahsettim kişi.
Fuar alanına geldiğim zaman tüm tanıdıkları görmek güzel moral vermişti, neredeyse herkes ile konuşup muhabbet ettik.

 Fuar alanı genel olarak güzeldi ve lazım olabilecek her şey mevcuttu.
Her standı defalarca tek gezdim arkadaşlarımla gezdim, yoruldum dinlendim bir daha gezdim böyle uzunca bir süre devam etti :)

 Sonra arkadaşlarım abilerim ablalarım ile yemek yemeye gittik sohbet ettik yarış havasından daha çok şehir içinde topluca gezmeye gitmiş gibi hissediyordum çünkü istanbul'daki tüm tanıdıklarım oradaydı ilk defa gitmeme rağmen hiç yabancılık çekmiyordum. Ülkemizde ultra maraton koşan insan sayısı az olduğundan dolayı neredeyse hepimiz birbirimizi tanıyoruz, bu yüzden sohbet faslımız çok uzun sürebiliyor :)

 
Ürgüp de dolaşırken gördüm gittim sevdim çok güzel anlaştık hatta elimi yemek zannedip yemeye çalıştı :)






Gün içerisinde fazla dolaşmış olsam gerek aşırı fazla uykum geldi ve makarna partisine kalmadan uykuya çekildim.
 Güzel bir uykudan sonra sabah 5 de kalkıp son hazırlıklarımı yaptım hafif bir şekilde kahvaltımı'da yapıp odama çıkarak beni motive edecek müzikler eşliğinde giyindim ve yavaş yavaş start alanında doğru yol aldım.


Fazla neşeli ve enerjiğim :) Malzeme desteği yapan markam UNDER ARMOUR' a teşekkür ederim.

Yarış alanında arkadaşlar ile olmam çok iyi hissettiriyordu. Start zamanına kısa bir süre kalmıştı ve sohbet muhabbet eşliğinde kalan zamanı yedik bitirdik ve güzel saatlerin başlayacağı bir yolculuğa çıktık.

Her ne kadar parkurda dağılsakda startta ve finish'de her zaman iyi gözükmeye çalışırız :)


 Yarışa başladık hava ortalama 7 derece civarındaydık vücudum bir şekilde ısınıyordu ama ellerim nafile sanki kalıp halinde donmuştu ve kıpırdatamıyordum. Gelecek arkadaşlara mutlak önerim başlarken eldiven giymeleri.
 Güzel başlamıştım kilometreler birer birer akıyordu ama ellerim halen buz kalıbı gibiydi, içersinde olduğum doğanın güzelliğini her adım attığımda hissediyordum sürekli doğal yollar ile oluşmuş farklı coğrafi şekiller görüyordum bu bana çok güzel hissetiriyordu.
 Kapadokya'da güneşin doğuşu ile birlikte ortaya çıkan efsane balonlar vardır, bunları yol alırken uzunca bir süre sağ tarafımda gördüm keşke fotoğraflayabilseydim mükemmel bir görüntüye sahipti, bir an yarışta olduğumu unutmuştum.
 

Tabi birde bu anlarımızı ölümsezliştiren fotoğrafçılara kocaman bir teşekkürler.

  Herşey çok keyifli ve bir o kadar merak ettiriciydi çünkü mesafe ilerledikce doğanın güzelliği daha çok belli oluyordu. Küçük bir yerleşim yerini geçip dik merdivenlerden aşağı doğru inip vadi gibi bir yolda ilerlemeye başlamıştım ve güzel tempo yakalamıştım uzunca bir süre bu şekilde devam ettim. İlk kısa ama zorlayıcı çıkışa gelmiştim burada nedenini bilmediğim bir şekilde çok fazla zorlandım ama bir şekilde bitirdim burayı çıktıktan kısa bir süre sonra oyuk içerisine konumlandırılmış kontrol noktasına geldiğimde çok az birşeyler atıştırdım sularımı doldurdum ve resmen soda ile bacaklarımı kollarımı ve vücudumu yıkadım, açıksacı bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama beni kendime getirdi.




 Buradan çıktıktan sonra direk olarak oldukça dik bir inişle devam ediyordu yarış ve ben inişleri fazlasıyla seviyorum bu neşemi yerine getirdi ve kendimi biraz toparlama fırsatı yakaladım.
 Yarış böyle devam ederken aklımdada daha önceden yarışan arkadaşlarımın söylediği meşhur akdağ çıkışı vardı acaba nasıl bir yer diye merak ederekten oraya doğru yaklaşmaya başlamıştım.


Bu fotoğrafı çok seviyorum :)

  Yukarıdaki fotoğraftan sonra kısa ama dik bir iniş vardı orayı geçip halat inişine geldim halattan inerken dans edermiş edasıyla tutunduğum halatı nasıl başardığımı bilmeden vücuduma doladım ve öylecene kaldım kendime bakıp gülüyordum ve o halimden kurtulmaya çalışıyordum. Neyseki kısa bir uğraştan sonra kurtulup yoluma devam ettim bu inişten sonra çok güzel ama çok dar bir yoldan devam ediyordu yarış her taraftan koşuyolumuzun üstüne dallar küçük dikenli otlar sarkmıştı hatta eğilerek koşmak zorunda kaldığım yerler oldu, sağdan soldan yumruk yiyiyormuş gibi kendimi ellerimle koruyarak geçtim bu parkuru ve bu zamana kadar ki koştuğum yarışlarda en keyif aldığım yerlerden birisi olmaya adaydı.
Son tırmanıştan önceki istasyona geldim ve tanıdık yüzler görmek beni mutlu etti, sularımı hemen doldurdular azıcık birşeyler atıştırdım zaman kaybetmeden hemen yoluma devam ettim.
Meşhur akdağ bölüme gelmiştim artık yavaş yavaş  çıkıyordum çok uzun değildi fakat ciddi derece eğime sahipti bu parkur ve aynı zamanda hava sabah 7 derece civarıydı ama şuan 30 -32 derecelerde geziniyordu bu sıcaklık değişimi beni ciddi ölçüde etkiledi ve gerçekten nasıl olduğunu anlamadan birden bire dağıldım.
Kendimi ne kadar toparlamaya çalışsamda gücüm yerine gelmedi ve yarışın kalan kısmı benim için çok zorlayıcı geçti.
Sıcaklık farkından dolayı vücudum tepki veriyordu ve ne kadar koşmaya çalışsamda yürümekte bile zorlanıyordum, bu şekilde kendimi ittire kaktıra yarışı bitirebilmiştim.
Ama her zaman gülümseye çalıştım.
62km +1850metre uzunluğundaki parkuru net 8:00 saatte 54. olarak bitirebildim.


Genel olarak çok keyif aldığım bir organizasyon oldu, pek olumsuz olarak bahsedebileceğim bir an kalmadı aklımda, coğrafya ve akışkanlık açısından herşey güzel işledi. Mutlaka gelecek senelerde yarış proğramınıza eklemenizi tavsiye ederim.

Parkur akışında bazı yerlerin konumlarını farklı anımsamış olabilirim, bunuda dipnot olarak bildireyim :)

Başka maceralarda görüşmek üzere !


11 Eylül 2017 Pazartesi

ULTRA TRAIL MONT BLANC 'UTMB' OCC

Selam :)

 Aslında tam olarak nasıl ve nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Kendisi gibi oraya gidebilmem de büyük bir macera oldu benim için.

 Her şey aylar önce gözüme takılan bir görsel ile başladı ve acaba nasıl giderim yapabilir miyim derken yarışın kurasına katılmam ile birlikte garip bir bekleyiş içerisine girdim.
'' Dünya'da gerçekleşen bazı yarışlarda talep fazla olduğundan dolayı ve yarışın zorluğu göz önünde bulundurularak orada yarışabilmek için gerekli puanları veren yarışları tamamlamış olmak gerekiyor ve yeteri puana sahip olduktan sonra kura'ya katılım sağlanabiliyor. Sahip olduğunuz puanları i-tra'nın internet sitesinden takip edebilirsiniz.''


 O büyük gün geldiğinde kuranın bana da çıktığını öğrendiğimde büyük bir mutluluk kaplamıştı içimi ama daha yolun başındaydım bir çok engel vardı önümde, bunlardan detaylı olarak bahsedip vaktinizi boşa harcamayacağım ama bu engelleri aşmamda yardımı olan Fatma Ovacık, Bahadır ve Nesrin İşseven'lerin üzerimdeki emeği tartışmasız çok büyüktür. Buradan hepinize çok büyük teşekkür ediyorum umarım emeklerinizin karşılığını verebilmişimdir.

 Hazırlık aşaması bitti her şey tamamlandı ve yolculuk vakti gelmişti. Birlikte kalacağımız Alper Dalkılıç, Elena Polyakova ve Hakan Kerimoğlu ile birlikte yola çıkmıştık. Uçağımız Cenevre havalimanı'na indikten sonra yarış kasabası Chamonix'e doğru alpybus ile yaklaşık 70 dakikalık bir yolculuk ile ulaştık, hatta tam olarak otelimizin önüne bırakıp dönüş esnasında da tam otelimizden aldı.

Soldan Sağa: Alper Dalkılıç - Fırat Kara - Faruk Kar - Hakan Kerimoğlu - Aykut Çelikbaş

'' Havalimanına indikten sonra ulaşımın kolay olması için alpybus'ın sitesinden önceden rezervasyon yapıp ödemenizi yapmanız gerekiyor, yarış zamanı kalabalık olduğundan işinizi son dakikaya bırakmanızı önermiyorum, ücreti tarifeside bu sene gidiş dönüş 52 euro olarak ödedim.''

Otelimize yerleştik daha doğrusu yatakhane tarzında bir yerde kaldık fakat biz 4 kişilik bir odasını almıştık.
''2018'de katılmayı düşünüyorsanız otel rezervasyonunuzu şimdiden iptal edilebilir olarak yaptırın çünkü yarış zamanı fiyatlar neredeyse 2-3 katına çıkıyor'' 

 İlk yurtdışım olması sebebiyle yerleştikten sonra direk olarak gezintiye çıktım ve hissettiklerimi anlatmaya kelimeler yetmez sebebi ise inanın buna aylarca tüm videolarını izlediğim yerdeydim benim için ulaşması zor bir hedefti ama tam olarak oradaydım şuan. Neredeyse Chamonix'in her sokağına caddesine defalarca girip çıktım kaldığım hergün boyunca. 



Her sabah uyanıp dışarı çıktığım'da üstteki manzarayı görüyordum ve inanılmaz bir hissiyatı vardı bende.

  Yarış etkinlik alanı 'Salon Ultra Trail' açıldığında hayatımda görmediğim marka ve malzemeleri bir arada gördüm. Mutlaka yanınızda fazlaca para götürün eğer tutumlu değil ve malzeme aşığı iseniz kendinizi kaybedebilirsiniz hatta kaybedeceksiniz :) ve inanın buna  ucuz malzemeler yok ve hepsi olabildiğince tok satıcı, fiyatlar 1. günde aynıydı son gününde'de aynıydı. Satmak için uğraşmıyorlar bir ürün birden fazla stantta olabiliyor ve fiyat konusunda hepsi anlaşmış gibi tek fiyat üzerinden ilerliyorlar.

 Ayrıca yarış organizatörleri köyü mevcut dünya çapında popüler olan tüm yarışlar hakkında stantlarından bilgi alabilirsiniz. Türkiye olarak Argeus ( Kapadokya Ultra) ve Uzunetap ( Likya Yolu, Salt Lake) olarak stantlarını açmışlardı. İş ve Spor ailemden olan Uzunetap Ecem ve Özgür'ün orada olduğunu bilmek beni çok mutlu etmişti. Sizleri çok seviyorum her şey için yeniden çok teşekkürler :)
  Yemek konusunda bize göre oldukça pahalı bir şehir, biz çoğunlukla market alışerişimizi yapıp yemeğimizi kendimiz yaptık ve oldukça lezzetli oldular. Ravanel mağazasının yanında Casino market mevcut 'Galiba marketlerin ortak adı Casino' oradan özellikle füme tavuk eti ve 2Euroya satılan üçgen peynir var onlardan yemenizi öneriyorum inanılmaz güzel tadı var :) ve tabili ravanel mağazasına uğramayı unutmayın mükemmel spor ürünleri mevcut, kendinizi kaybedebilirsiniz benden söylemesi. Yemek konusunda ise kasabanın mutlaka midyesini angus etini ve pizzalarını ''Margarita'' yemelisiniz her restaurant'da mevcut. 

 
Mutlaka yapılması gerekenlerden ikisi 'Mer de Glace'a çıkıp oradaki buz mağarasını ve manzarayı mutlaka görmelisiniz, benim gibi yükseklik korkunuz var ise biraz sıkıntılı olabiliyor gidip gelmek ama onun haricinde gördüğünüz manzara ve hissettikleriniz bir ömür boyu sizi heyecanlandırabilir.



Bir diğeri ise teleferik ile Aigulle du Midi'ye 3842m çıkıp o yükseklikteki cam fanusun içinden boşluğa bakmak olmalı ama ben çıkamadım :) Teleferik ücreti 60 euro.



Böyle bir pistte antrenman yaptığınızda hissedebileceklerinizi bir düşünün :)

Antrenman yaptığım yollardan birisi.
 Artık gezmeyi azaltmıştım çünkü yarış vakti geliyordu :) yarış numaralarımızı erkenden almaya gittik çünkü kalabalığa kalıp vakit kaybetmek istemiyordum.  Tüm malzemelerimi aldım ve dağıtımın yapılacağı alana geldim erken olduğu için pek sıra yoktu, öncelikle ilk girişte pasaportunuzu kontrol ediyorlar sonra ilk masada kaydınızı kontrol edip size bir kağıt veriyorlar bu kağıtta rastgele 5 adet malzeme mevcut çok kalabalık olduğundan tek tek her malzemeyi kontrol etmek yerine bu şekilde ilerliyorlar.  
İkinci kısımda bu malzemeleri bir kabın içerisine hazırlamanızı istiyorlar ve o şekilde diğer kontrol masasına geçiyorsunuz, orada kontrol edildikten sonra elinizdeki kağıdı kontrol edildi olarak imzalayıp yarış numaranızı alacağınız masaya geçiyorsunuz. Burada numaranızı alıp çantanıza bib number takıldıktan sonra son olarak tshirt'ünüzü veriyorlar ve çıkış kısmında hatıra fotoğrafını çekilip ayrılıyorsunuz.
 Minik bir not olarak alanda 5euro bağış karşılığında fizyoterapist'ler kinesiology bant yapıştırıyorlar isteyenlere. 

 Herşey tamamdı artık otelime geçip malzemelerimin son kontrollerini yapıyordum ve güzelim günlük güneşlik hava yağmura, soğuğa dönmüştü fakat pek bir endişe etmiyordum zorunlu malzemeler bu yüzden var ayrıca karda yağmurda bu zamanlar için antrenman yapmıştım :)
 Yarış sabahı 4 gibi kalktım akşamdan makarna yapmıştım sadece haşlama onu yedim ve yanıma 1 adet kruvasan aldım çünkü otobüs 5 de kalkıyordu start alanından 6.15 gibi olduğumuzu düşünerek 2 saat boyunca acıkmak yerine bunu didiklerim diye düşündüm. Alper abi sağolsun onuda unutmuştum giderken arkamdan koştu yetiştirdi.
 Start'a giden shuttle otobüslerine utmb'nin sitesinden önceden kayıt yaptırmanız gerekiyor fakat gittiğinizde saate göre ayrım olmuyor dolan otobüsü gönderiyorlar ama onun öncesinden kotrol eden görevlilere çantanızı ve numaranızı göstermeniz gerekiyor ondan sonra binebiliyorsunuz.

 5 gibi otobüse bindik ve start'ın olacağı yerleşim yeri olan İsviçre- Orsieres doğru yola çıktık otübüsün içerisin de her ülkeden her milletten insan vardı ve mükemmel bir görüntüydü hepimiz uzun süredir hazırlandığımız yarışın başlangıç çizgisine farklı farklı umutlar hedefler ile gidiyorduk.  Alana vardığımızda hava serindi ve bir süre sonra uzun bir süre durmayacak yağmur yağmaya başlamıştı. Erken gidildiğinden dolayı spor salonu gibi bir alanın içerisindeydik hepimiz ve herkeste bir hazırlık aşaması mevcuttu.
Start alacağımız Kasabadan Görüntü :)
 Artık o videolarını izlediğim hayallerini kurduğum büyük start çizgisine gelmiştim, hava serindi ve yağmur şuanlık az yağıyordu. Toplam 1565 kişi start aldı ve bunlardan 1468 i finish'i geçip 97 si çeşitli sebebler ile yarışı bıraktı.
 Sadece kendim ile kalacağım bir yolculuğa çıkmıştım ve emin adımlarla ilerlemeye başlamıştım, ilk km'ler çok kalabalık start olduğundan biraz zor geçmişti ama nispeten ön tarafta sıkışmanın olmayacağı bölümde ilerliyordum bu çok işime yaradı çünkü single track yani tek kişilik tırmanış ve inişlerde hiç zorluk yaşamadım sıra beklemek zorunda kalmadım.

Gözlükle falan geldim hava güneş açarda belki gözlerimiz gitmesin diye :) o kadar saat tek taktığım yer. Önerim yağmurlu havalar için şeffaf gözlük kullanmanız, hava kapalı diye bu gözlüğe uygun bir ortam oluşmadı.

O aşağıda gözüken kasabaya ineceğiz :)
Ay akşamdan ışıktır yaaylalar yaayylalar :)

 Herşey yolundaydı 13.km ye kadar yağmurluğumu üstüme almadım ama ufaktan üşümeye başladığım için giyinip öyle devam ettim. Tırmanışlar inişler manzara derken zaman akıp geçiyordu ama yukarı doğru çıktıkça havada iyicene soğumaya başlamıştı.
 Benim klasik sorunum olan mide problemi soğuğunda etkisiyle yaklaşık 20.km ye doğru baş göstermeye başlamıştı ve bu bana ciddi bir zaman kaybettirmişti, ama herşeye rağmen planıma sağdık kalarak istediğim süre zarfında gidiyordum.

 

Hava tam olarak böyleydi ve yarışın büyük bir kısmını bu şekilde koşmak zorunda kaldım ama vücudumun sıcak kalması mükemmel bir konfordu o an için :) bu fotoğraftan kısa bir süre sonra açık alanda olduğumuzdan inanılmaz şiddetli bir rüzgar esti ve ne olduğunu anlayamadım kısa bir süre zor ilerleyebildim. İlk zirveyi yaptığımda bir durup etrafıma baktım olduğum yerin tadını çok kısa bir süre çıkardıktan sonra inişi yapmaya başladım, yukarıdaki resimde yazdığım kasabaya doğru inmeye başlamıştım, rahat ve kontrollü gidiyordum indiğim zaman kontrol noktasına girerken Neval'i gördüm ve selam verdim, minik bir kaç bir şey atıştırıp sularımı doldurup yola koyuldum daha önümde iki tırmanış vardı ve midem ve bağırsaklarım birbiriyle halay çekiyordu :) 

 Gücümü kontrol ederek devam ediyordum çünkü açıkçası korkuyordum parkuru bilmiyordum ve parkurun bana neler doğuracağını bilmiyordum her ne kadar videoları izlediysem grafiği ezberlediysem'de sanal ortam ile gerçek hayat ortam çok farklı oluyor. 
Yukarıda durum böyleydi.
Yağmur altında tek sıra olarak manzaranın tadını çıkartarak zirveye doğru yol alıyorduk ve sırtlarında tüm malzemeleri ile doğa yürüyüşçüleri  doluydu rotamızın üstü alkışlıyorlar ve destek oluyorlardı bu hepimize güzel moral oluyordu..
2. tırmanışı'da bitirip inişe geçmiştim ve yolun büyük bir kısmını atlatmıştım artık ama hava halen kötü, midem ve bağırsaklarım iyi durumda değildi tabi bunlar hiç bir zaman bahane olamaz her durum ile başa çıkmayı öğrenmeliydim.
 Bu şekilde yoluma devam ediyordum ve inişi bitirip kontrol noktasına girmiştim yanlış hatırlamıyorsam 4 adet minik snickers aldım çantama ve midemi rahatlatması için 2 bardak da sodayı içip çok az dinlendikten sonra nispeten düz olan 8 km'lik yolu koşmaya başlamıştım, şuanlık durum iyiydi ve orta hızda koşarak son büyük tırmanıştan önceki kontrol noktasına vardım.
 Burada da sıcak bir çorba içip 2 bardak soda içtikten sonra son tırmanışa başladım kendimi iyi hissediyordum ve bahadır hocamı arayıp kısa bir konuşma yaptık her şeyin yolunda olduğunu anladığımda kendimi daha iyi hissediyordum ama o son yokuş beni benden aldı :) grafiğe baktığım zaman diğer yokuşlardan daha kısa ve daha düşük rakımda olmasına rağmen bitmiyordu hatta tırmanışın son 2 km'si beni bitiren kısım oldu oraya kadar planladığım dan daha iyi geliyordum fakat son kontrol noktasına ulaşmama kalan son 2 km'de tam olarak 40 dakikamı hiç etmişim :( ama kendimle konuşuyordum her hatadan ders çıkarmaya devam etmelisin umut diyerek son kontrol noktasına vardım çorbamı içip kısa süre oturdum ve son 7 km'lik iniş için hazırladım kendimi çünkü burada güçlü olmalıydım, böyle planlamıştım.
 Son kez arkamı dönüp kontrol noktasına baktım ve tüm gücümle artık inmeye başlamıştım yaklaşık 1.5 km sonra Chamonix şehrini görmüştüm ama adete dikey duvardan aşağı bakıyormuş gibi çukurda duruyordu. İniş yolumuzu'da dümdüz aşağı iniyor gibi düşünmeyin sakın, bildiğiniz 10 metrede bir 'S' çizerek ağaç köklerinin içerisinden döne döne şehre yaklaşıyordum. 

İnerken tam da planladığım gibi inmeye başlamıştım, yollar neredeyse tek kişinin sığabileceği genişlikteydi ama öndeki koşucular arkalarından gelen herkese kenara çekilerek yol verip kendi yollarına öyle devam ediyordu, bu belki şuan bir şey ifade etmiyor olabilir ama orada bu anı yaşamak aynı yolda çabalayan insanların birbirine büyük saygı gösterdiğinin işaretiydi.
Yarışın sonları geliyordu artık büyük macera mutlu sonla bitiyordu ama tam olarak bunları düşünürken asfalt yola inmeme 1.5 km kala o kadar bir uçuş gerçekleştirdim ki akıllara zarar :) finish'e nasıl gireceğimi düşünmeye başlamıştım bu güzel düşünce içerisindeyken  ayağım taşa takıldı ve neredeyse 3 metre sonra falan yere düşebildim, titanik filmindeki sahneyi tek başıma yatay olarak çektim. Arkamdaki arkadaş durumun ciddiyetini anlamış olsa gerek yanıma gelerek iyi misin yardıma ihtiyacın var mı diye sordu ama durursam devam edemeyeceğimi düşünerek iyi olduğumu belirterek yoluma devam ettim ama ayağımdan kan akıyordu ve diz kapağım şişmişti. Kanayan yer yarıldımı diye kontrol ettim yarık yoktu o zaman önemli bir şey yoktur diyerek son düzlüğe geldim.

 Arkadaşlar böyle bir son düzlük yok, elimde türk bayrağım yanımda koşan ecem,özgür insanların muhteşem kalabalığı ve o hayallerini kurduğum aylarca videolarını izlediğim finish tam karşımda duruyor o an hissettiklerimi anlatabilecek kelime cümle yok, bulamıyorum. Bu anı tüm koşan arkadaşlarımın yaşamasını isterdim.
Burası çok ama çok farklı bir ortam yaşattıkları hissettirdikeri tarif edilemez.
 
Desteklerini hiç esirgemeyen Özgür ve Ecem.

Dizimi görenler büyütmüşsün diyebilir ama bu temizlettikten sonraki hali :)
Genel olarak yarışı start alan 1565 start 1468 finisher içerisinde 8 saat 52 dakika'da 365. olarak tamamladım. Çok ama çok fazla şey öğrendim ve büyük tecrübeler edindim. İlerleyen yarışlarım'da bunlar ile büyük yol kat edebileceğimi düşünüyorum.

Ertesi Gün ise Alper ve Elena'yı 170 km'lik bir yolculuğa uğurladık. Çok zor hava şartlarından bu büyük organizasyonda 2. kez finisher olma başarısını gösterdiler ve hepimiz mutlu olduk.

Çok tatlı değiller mi? :)
Spor Dostluktu.
Spor Şaşkın bakışlardı.
Bu ayakkabı neler çekti biliyon mu bakışıydı :)
43 saattir yolda bu ayacıklar.
Ve sadece ayaktan çıkan malzemeler :)

Onları'da karşıladıktan sonra eksik kalmadık ve hepimiz mutlu bir şekilde otelimize döndük. Kendilerini biraz toparladılar ve akşam finisher partisine hep beraber gittik. Canlı müzik vardı ve yemek verdiler, her şey çok güzeldi.
Buradan sonra klasik gezmeler ve hazırlık aşamasıydı, bitirmeden önce son bir resimde daha paylaşmak istiyorum,



 

bu resimde tam karşıda duran malzemeler Kilian Jornet Burgada'nın everest'e  çıkarken kullandığı orjinal malzemeler. Ve bu ürünler kasabadaki mağazanın içerisinde sergileniyor, bu ürünleri görebilmek mükemmel bir duyguydu.

 Bu yolculuğumda yanımda olan Under Armour ve Doğuş Grubu'na sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum, emeklerinizin karşılığını verebilmek için çok daha fazla çalışacağım.

 Bu uzun mesafeler ile genç yaşta tanıştım ve her geçen gün biraz daha iyiye gidiyorum çok uzak bir zamanda değil hissediyorum her şey çok farklı ve güzel olacak.
 Hiç bir şeyi gözünüzde büyütmeyin yeter ki isteyin çabalayın çalışın bunları yaptıktan sonra mutlak mükafatını alacaksınız. Hiç bir şey imkansız değil etrafınıza baktığınız zaman bir çok örneklerini görebilirsiniz.
 Yazım hatalarım ve hikaye kopukluğu oldu ise affola, umarım sizlerde güzel bir yer bırakır bu hikayem, hayallerinize hedeflerinize adım atmanızda yardımcı olması dileğiyle.

Sevgilerimle :)



25 Nisan 2017 Salı

İznik Ultra Maratonu

Selam, :)

Yine bir macera yine bir ultra maraton. Bu sefer İznik ultra maratonundayım.

  Bu sene bu organizasyondaki 3. senem. İlk senemde yarışı bitirememiş kendime kızmış ama akıllanmıştım kendime söz vererek bir daha antrenmansız gelmeyeceğim demiştim fakat 2. sene yaklaştığında ne kadar antrenmanlı olsam da bu mesafe için oldukça azdı. Yarışı bitirebilmiştim fakat 15.54 süre ile.

 Bu sene her şey çok daha iyiydi. Antrenman arkadaşım Mehmet ile birlikte bir çok antrenmana çıktık sağanak yağmurda lapa lapa yağan kar'da fırtınada '0' derece havada şart ve hava koşulu gözetmeksizin koştuk ve karşılığını aldık.

 Artık yarış haftası gelmişti ve bütün hazırlıklarımızı yapıp yola çıkmıştık. Daha önce hiç gelmemiş olan ve önümüzdeki sene katılacak olan var ise ulaşım olarak İdo ile Yenikapı-Yalova (yaklaşık 75 dakika) seferini kullandıktan sonra iskeleye yaklaşık 250 metre mesafede Yalova-İznik minibüs seferleri mevcut( yaklaşık 55 dakika). Ulaşım oldukça kolay, rahat ve ucuz. Gidiş geliş toplamda 50 TL tutarlarında.


 Saat 18.00 civarında kit dağıtım ve teknik toplantı alanındaydık işlerimiz hallettikten sonra mehmet ile birlikte konakladığımız İZNİK otele doğru yola çıktık yaklaşık 2.5km mesafe vardı start ile otelimiz arasında. Küçük bir bilgi olarak eğer 2018 de katılmak istiyorsanız ve otel de kalacak iseniz rezervasyon işlerinizi 2-3 ay önceden halletmelisiniz küçük bir yerleşim yeri ve sınırlı sayıda konaklama imkanı mevcut ve yarış haftası yaklaşık 800 civarında insan geldiğinden dolayı sorun yaşayabilirsiniz.


Otelimize doğru giderken açıkcası kaybolduk :)

Otele yerleştik ve yarış malzemelerimizi ayarlamaya başladık hava tahminlere göre soğuk ve öğleden sonra yağmur yağacağı için daha dikkatli davranmalıydım kıyafet seçimi ve yerleşimi konusunda. Malzemelerin yağmurda ıslanmasına engel olmak için ve birlikte kullanacağım malzemelerin bir arada olmasına özen göstererek (şapka, eldiven, reflekif yelek gibi) çıt çıt lı buzdolabı poşetleri içerisinde ayırdım. Böylece hem yağmurdan korumuş oldum hemde ulaşımı daha rahat oldu.



Çantamda neler var?

Çanta: Raidlight Gilet Responsive 10lt Tr Editon.
Yağmurluk,
Rüzgarlık,
Uzun Kollu Ara Katman
Eldiven
Şapka
Reflektif Yelek

Yedek Çorap
Baton
Acil durum battaniyesi
Kafa Lambası ve Yedek Pilleri
Yara bandı

Bandaj
Yiyecek Olarak ise 2 Adet 2 parçalı Snickers ve 2 tüp süzme bal


 Hazırlıklarımız bittikten sonra 22:00'de uyumuş ve sabah 5.3 civarında uyanmıştık. kahvaltımızı yapıp son hazırlıklarımızı yaptık ve bizi start alanına (Orhangazi) götürcek olan shuttle servise binip yola çıktık.
 Start alanına geldiğimde Nesrin Hocamın yanına giderek son tüyoları aldım ve söylediği herşeyi uygulamaya çalıştım, bu tüyolar beni ileriye taşıdı.
 


Artık starta 15 dakika civarında kalmıştı ve yavaş yavaş yerimizi aldık ve star verildi. Kendime söz vermiştim ilk 19 km nispeten daha düz 2.00- 2.15 civarında geçicektim. Fakat kendimi çok iyi hissediyordum ve yolda güzel bir grubumuz olmuştu. 14. km civarında bir dere geçişi mevcut burada ayakkabılarımı çıkartarak geçmeyi planlıyordum çünkü ayaklarımın su toplama riskini göze alamıyordum fakat Nesrin hocamın tüyolarından biriside buydu hiç zaman kaybetme ayakkabıların( UNDER ARMOUR HORİZON RTT) su tahliyesi çok iyi ve bir problem çıkarmayacak. Onu dinledim ve zaman kaybetmeden direk sudan geçerek ciddi bir zaman kazancım oldu. İlk KN noktası olan Sölöz 'e  1.35 e  de gelmiştik ve herşey güzel durumdaydı.

 






 Buradan sonra yaklaşık 7-8 km lik bir tırmanış mevcut, sol aşilimde olan sorundan dolayı kontrollü gidecektim ve hızlı tempoda yürüyerek tırmanmaya başladım, sürekli saatimi kontrol ediyordum ne durumda olduğumu kontrol etmek için ve herşey yolundaydı. İlk tırmanışın sonlarına doğru karşılaştığımız ve yaklaşık 30 km civarı birlikte hareket ettiğimiz Sevil Toker'e selamlarımı iletiyorum güzel yol arkadaşlığı için teşekkürler.
 Planım tırmanışlarda hızlı hareket etmek inişlerde ve düzlüklerde tempomu düzeltebilecek şekilde koşmaktı ve bunu uygulayabildiğim için çok mutluyum.


  İlk tırmanışın ve inişin sonunda Narlıca Kontrol noktasına ulaşmıştım ve hızlıcana suluklarımı doldurup bir kase çorba içtim zaman kaybetmeden yoluma döndüm. 60 kişilik 90k listesinde ilk 20 de ilerliyordum ve kn noktalarından 2-3 er dakika arayla çıkıyorduk. Ama bunu  ve rotayı bildiğim halde kafam ne kadar dalgın ise asfalttan aşağıya doğru devam ediyordum kendi kendime de; ya bu insanlar bu kadar uzaklaşmış olamaz hemen peşlerinden çıktım neyse ne güzel aşağı gidiyorum birazdan karşılaşırız gene, diye düşünürken saate bakmak aklıma gelmişti ve rota dışında olduğumun alarmını veriyordu. Sen misin rahat rahat koşan diyerekten geri indiğim yolu söylene söylene çıkıyordum ve rotaya döndüğüm zaman Nesrin hocamı görmüştüm. Yanlış yola gitmemi şu şekilde yorumluyorum Nesrin hocamı görmem gerekiyormuş çünkü beni kendime getirdi. Bir süre beraber devam ettik yolumuza.
 Parkurun en zorlu yaklaşık 9km ve tek kişinin bile zor sığdığı daracık patikalarda 3 tırmanış ve iniş içeren kısmı geride bırakmış 43k kontrol noktasına ulaşmıştım. Burada dinlenirken köy kahvehanesinden 2 tane sade soda içtim ve zaman kaybetmeden Yücel ile birlikte yola çıktık. hava artık serinlemeye başlamıştı ve acıkıyordum çantamda kalan son snickers ve balı su ile birlikte tükettikten sonra biraz kendime geldim hızlıcana yoluma devam ediyordum.

 
Huzuru bulabileceğiniz ortamdır Ultra Maratonlar :)

53.km noktasına doğru devam ederken biraz koyvermiş moddaydım arkamdan bir ses duydum 'Umut niye niye yürüyorsun koşsana hadi oğlum' kafamı çevirdiğimde Nesrin hocam arkamdaydı gene ve o an hissettiklerimi hiç bir kelime ile anlatamam mutluluk, azim, hırs herşeyi hissettim ve kendime geldim yürümeyi bırakarak koşmaya başladım ve hızlı bir şekilde 53km de olan Süleymaniye İstasyonuna ulaştım. Burada 140km koşan Bahadır Hocamın ne zaman geçtiğini sordum çünkü aklımın bir kısmıda ondaydı, yaklaşık 2 saat önce oradan ayrıldığını öğrendiğimde mutlu olmuştum. Polat Abiyle konuşurken Nesrin Hocamın arkamda olduğunu ve buradan çabuk ayrılmam gerektiğini beni görmemesi gerektiğini söylediğimde gülmeye başlamıştı :) Hava Serinlemeye başlamıştı ve yapmur yağmaya başlamıştı. Yağmurluğumu üstüme giymiş sularımı doldurmuş, hocama selamımı bırakarak oradan ayrılmıştım. Bu etap direk olara tırmanış ile başlıyordu ve hızlıcana devam ediyordum yolda 140k koşan aylin abla ile karşılaştık bir süre birlikte yol aldıktan sonra ayrıldık.




Artık yolun çoğu bitmiş azı kalmıştı ama hava soğumuş yağmur başlamıştı ve benim sol aşil bana naber demeye başlamıştı bu yüzden istemsizce yavaşlamak düzlüklerde de biraz yürümek zorunda kalmıştım. Süleymaniye'den ayrıldıktan 1 saat sonra hava iyicene soğumuş yağmur arttırmıştı ellerim çok üşümüştü eldivenleri bile dişlerimin yardımıyla giymiştim çünkü üşüdüğümü ilk başlarda hissetmiyordum ve ıslandıkları için giymek zorlaşmıştı.
 Derbente doğru devam ederken yolda 140 koşan Erdoğan Kirpi, Tolga Güler ve 2kişi daha gördüm(isimleri hatırlamıyorum affola) minik bir nasılsınız ne durumdasınız diye sorduktan sonra yola devam ettim, bir süre önlerinde kalmıştım ama ayağımdaki ağrıdan dolayı yavaşladım ve gene birleştik yaklaşık 100 metre önümde devam ediyorlardı bende onların peşinden dar patikalardan son kontrol noktamız olan derbente yağmur altında ulaşmaya çalışıyordum.
 Tam 10 saat 40 dakikada derbente ulaşmıştım ve burada kalabalık bir grup vardı 140 cılar ve 90cılar birlikteydik hemen birşeyler atıştırdık reflektif yeleklerimizi ve kafa lambamızı takarak finish e doğru yol almaya başlamıştık.

 Derbentten ayrıldıktan yaklaşık 3 km sonra artık hava kararmaya başlamış hava sıcaklığı iyicene düşmüştü ve bunlarla birlikte inen sis ten dolayı burnumun ucunu göremiyor iken kafa lambamın aydınlattığı reflektörleri arayarak koşmaya çalışıyordum. O an yanımda olmasa da Nesrin hocamın sesi kulağımda çınladı: 'gücünü sondaki inişe sakla' ve bir kez daha beni kendime getirmişti kendimi toparlayarak gerçek anlamda burnumun ucunu göremiyor iken o balçık deryası patikalardan aşağıda doğru var gücümle inmeye başlamıştım, yanlarından geçtiklerimin afferim bravo umut demeleride beni daha çok motive ediyordu ve bu şekilde son 3 km ye kadar geldim ama buradan sonra çok zorlandım çünkü neredeyse hiç parkur işaretlemesi göremiyordum, üşüyordum olan son gücümü inişte kullanmıştım ve saatimde yüklü olan maps datası rotada olmadığım konusunda beni uyarıyordu. Bir şekilde son finish düzlüğüne geldikten sonra tanıdık bir yüz görmek beni mutlu etmişti (Sadık abi seni görmek çok güzeldi) burdan düz devam et finish karşında dedi ve mutluydum ama gülemiyordum çünkü gerçekten çok aşırı derecede üşümüştüm. Fakat demir bariyerleri yola yatay koydukları için sağdan devam edilcek zannettim ve araya girdiğim zaman gerçekten o finish i bulamıyordum, en sonunda bir esnafın kapısını çalarak  kafamı içeri uzattım 'belediye ne tarafta kalıyor kayboldum bulamıyorum dedim' bana garip garip baktılar, eee onlarda haklı tabi sırılsıklam birisi sırtta çanta, kafada lamba elde baton gözlerde derman kalmamış üşümekten sesi çıkmıyor, yolu tarif ettiler ve artık 50 metre önümde finish'i  ve tanıdıklarımı gördüğüm zaman mutlu olmuştum hemde kelimeler yetmeyecek kadar.

 Tabi burdan sonra konuşamıyordum bile direk migros a girdim ayran aldım onu içtim belki kendime gelirim diye batonlarımıda orada unutmuşum sağolsun ertesi gün arkadaş beni tanıdı da teslim etti. Bitirme yemeğinin verdiği pasajın içerisine girdiğim zaman sadece titriyordum ve yanımda kuru kıyafet olarak sadece 1 tane uzun kollu vardı yardımlar ile onu giydim verilen havlu ile kurulandım ( havlu için gerçekten çok teşekkürler) acil durum battaniyesine sarıldım ama istemsizce vücudum titriyordu. Volkan Abi sağolsun elleriyle çorba içirdi ve otelime bıraktı beni. Yaklaşık 40 dakika sıcak suyun altında kaldıktan sonra vücudum çözülmeye başlamıştı :)
 Bu zorlu şartlarda güzel bir süre ile yarışı bitirebildiğim için çok mutluyum. Yanımda olan herkese şirketim Under Armour'a teşekkürler birlikte daha nice yarışlara başarılara inşallah.

 Yarışı 12:28 ile yaş grubumda 6. Genel Kategoride 18. olarak bitirdim. Geçen seneye göre yaklaşık 4 saatlik gelişim gösterdim ve dahada iyilerini yapabilmek için kendimde yeterli motivasyonu buldum. 

Cappadocia Ultra Trail 60K

Selam,  Daha önceki senelerde de katılmak istediğim bir yarıştı fakat Gloria Ironman yarışına denk geldiği için kısmet olmamıştı. ...